Uyanmada Grup Çalışmasının Önemi


Grupların çalışmasının önemli özelliği, kendi üzerinde çalışmanın ne olduğunu tam olarak anlayan, grubu sosyal bir grup gibi görmeden, grup çalışmasını da kişisel gelişim veya sosyallik olarak algılamamaktır.

Grup çalışmasında kişiler kendi üzerlerinde samimiyet ve cesaret içinde olmaları gerektiğini, işaret edilen her şeyi alıp kendilerine bakmayı gönüllülük içinde yaparlar. Kişi eğer işaret edilen yeri kendi üzerinde yüzde bir bile olsa gerçeklik payı olacağını düşünerek bakmazsa, kendi üzerinde çalışmanın bir ayağını eksik yerine getirmiş olur.

Kendi üzerinde çalışma; canım isteyince, uygun olunca, şartlarım yerine gelince, uygun bulduğumda, keyfim yerinde iken vb. yapılacak bir şey değildir. Kendi üzerinde çalışma her an, her dakika, gözlemcinin bir gölge gibi takibinde olunması gereken gerçekçi, acımasızca samimiyet gerektiren bir durumdur. 

Bir grupta çalışmaya başlayan bir insanın ilk amacı, kendi kendini inceleme (gözlemleme) olmalıdır. Kendi kendini inceleme çalışması, sadece doğru bir biçimde organize edilmiş gruplarda yer alabilir. 

Bir insan tek başına kendini göremez. Fakat belli sayıda insan bu amaçla bir araya gelirse, bunlar, istedikleri dışında bile birbirlerine yardımcı olacaklardır. Bir kimsenin, başkalarının hatalarını kendininkilerden daha kolaylıkla görmesi, insan tabiatının ortak özelliğidir. Aynı zamanda, kendi kendini inceleme yolunda, başkalarında saptadığı tüm hatalara sahip bulunduğunu öğrenir. Fakat başkalarında görmeye başladığı halde kendinde görmediği pek çok şey mevcuttur. Kişi, bu özelliklerin kendinde mevcut olduğunu bilir. Böylece, grubun diğer üyeleri, ona, kendisini gördüğü aynalar olarak hizmet ederler. Fakat, başka kimselerin hatalarında görmek ve sadece başkalarının hatalarını görmemek için, insan, kendisine karşı fazlasıyla uyanık ve çok samimi olmalıdır. 

“Kendisinin bir olmadığını, bir kısmının uyanmak isteyen insan, diğer kısmının ise ne olursa olsun uyanma arzusu olmayan ve zorla uyandırılması gereken Ahmet, Mehmet ya da Ali olduğunu hatırlamalıdır.”

“Bir grup, genellikle, belli bir insan topluluğunun “benler” i arasında, Ahmet, Mehmet veya Ali’ ye, yani kendilerinin “sahte kişiliklerine” karşı mücadele vermek üzere yapılmış bir anlaşmanın sonucudur. 

“Mehmet” i ele alalım. Mehmet, iki kısımdan oluşmuştur; “ben” ve Mehmet. Fakat “ben”, Mehmet karşısında güçsüzdür. Mehmet efendidir. Yirmi kişi olduğunu düşünün; şimdi yirmi ben, bir Mehmet’e karşı mücadele vermeye başlar. Onlar, şimdi Mehmet’ten güçlü olduklarını ortaya koyabilirler; artık eskiden olduğu kadar barış içinde uyuyamayacaktır. Ve bütün amaç budur.”

Bir grubun üyelerinden istenen, onların, gruba “niçin katıldıklarını” hatırlamalarıdır. Doğal olarak grup üyelerinden “çalışmaları” beklenir. Sadece gruba girerler de, çalışmayıp çalıştıklarını düşlerlerse veya sadece grup içerisinde bulunmayı çalışma olarak kabul ederlerse veya pek sık olduğu gibi grup içinde olmayı hoşça vakit geçirme şeklinde görürlerse, tatlı ilişkiler kurarlarsa, bu durumda da grup içerisindeki mevcudiyetleri tamamen lüzumsuz hale gelir. Böyle şekilde devam eden, içlerinde acımasızca samimiyet yapmayan kişiler zaman içerisinde grubun dinamiği yükseldikçe kendilerini yalnız hissederek doğal olarak ayrılmak isteyeceklerdir.

Ya da bazı grup üyeleri kendi fikirlerine yandaş toplamak için grupta gözlerine kestirdikleri kişiler ile negatifi beslemeye devam ederek hem kendinin, hem de karşının samimi çalışmasına engel olur. En büyük tuzak kişinin kendini bir kez samimi olarak gördükten sonra, ona tahammül edemeyip üstünü örtmesidir.

Her insan, karakterinde merkez oluşturan belli bir özelliğe sahiptir. Bu özellik, tüm “sahte kişiliğinin” onun çevresinde döndüğü bir mil gibidir. Her insanın kişisel çalışması, bu başlıca kusura(arızaya) karşı mücadele vermeyi içermelidir. Bu husus, niçin genel çalışma kurallarının mevcut olamayacağını ve niçin böyle genel kurallar geliştirmeye çalışan bütün sistemlerin insanları hiçbir yere götürmediğini ya da onlara zarar verdiğini açıklar. Genel kurallar, nasıl mevcut olabilir? Birisi için faydalı olan bir diğeri için zararlı olabilir. Birisi çok fazla konuşur; o, susmayı öğrenmelidir. Bir diğeri, konuşması gerektiğinde susar, bunun konuşmayı öğrenmesi gerekir; her şeyde durum daima böyledir. Grupların çalışmasında ki genel kurallar, herkesi kapsar. Kişilere tek tek söylenen, sadece kişiye ait olabilir. Bununla ilişkili olarak da insan, kendisinin başlıca özelliğini, başlıca kusurunu, kendi üzerinde keşfedemez. Bu, pratiğe dayalı bir kanundur. Bunu ancak bir gruba liderlik yapan kişinin işaret etmesi ve kişinin bununla nasıl mücadele etmesi gerektiğini ifade etmesi gerekir.

“Başlıca kusurun (arızanın) incelenmesi ve ona karşı yapılan mücadele, her bir bireyin yolunu oluşturur. Fakat amaç, hepsi için aynı olmalıdır. Bu amaç, kendi hiçliğinin farkına varmadır. İnsan, ancak gerçekten ve samimi olarak kendi aczini, kendi hiçliğini anladığında ve ancak bunu sürekli hissettiğinde, çalışmanın çok daha güç olan sonraki safhalarına hazır hale gelecektir.”