Kendimi gözlemleme uygulaması benden sadece kendimi bulmamı (kendini hatırla) ve ardından bedeni kontrol etmemi ister; sabit dur, yerinde kal ve gözlemlenen şeye hiçbir şekilde müdahale etmeden, insan biyolojik enstrümanından anbean ortaya neyin çıktığını fark et. Duyuları istek, müdahale etmektir elbette. Gözlemlenen şeyi yargılamak ve değiştirmek isterim. Bunun sebebi gördüğüm şeyle özdeşleşmiş ve gördüğüm şey karşısında çok sarsılmış olmamdır; bahane ve yalan olmaksızın, dürüstçe kendimi görmeye alışık değilimdir ve kralı giysisiz görmekten duyduğum şok hoşuma gitmemiştir. Kendini gözlemleme beni çırılçıplak soyar, böylece kendimi tam olduğum gibi görürüm; olmayı dilediğim gibi değil, başkalarının önünde rol yaptığım gibi değil, kendimi kafamda canlandırdığım gibi değil, tam olarak olduğum gibi.
Hoş bir manzara değildir bu. Çoğunlukla kaba saba, çiğ, hatta zalimdir. Deliliktir ve hatta beni başta korkutur, çünkü deli olmak toplumumuzda onaylanmaz, kabul edilmez, hatta meşru bile değildir. Böyle insanları gönderdiğimiz bir yer vardır ve ben oraya gitmek istemem. Bu yüzden, kendi nevrozlarımı gizlemek ve kendimi hapisten ya da bir akıl hastanesinden uzak tutabilmek için zekice maskeler, kılıflar, dalavereler, roller ve oyunlar uydururum.
İnsanlar kendilerini tanımayı tek bir basit nedenden ötürü istemezler; kendimi olduğum gibi görmek, çoğunlukla fazlasıyla şok edici, bunaltıcı, katlanılamaz ve yürek parçalayıcıdır.
Kendimi gözlemleme uygulamasında kısa sürede çok fazla şey göremem, yıllar yıllar boyu süregelen alışkanlıklarım sonucu oluşmuş savunma mekanizmaların beni kendimden korumadan önce ancak görmeyi dilediğim kadar bir anı görebilirim. Ardından tekrar, alışkanlıktan ibaret varlık olarak içimde, bilinçsizce uykuya dalarım. Bu alışkanlıklar yanlış ya da kötü değildir. İçinde yetiştiğim verili toplumun en kullanışlı fonksiyonuna hizmet ederler: beni zarar görmekten, hapisten ve akıl hastanelerinden uzak tutarlar. İçimdeki kırılgan, yumuşak, hassas ve kolay incinebilen şeyleri korumak adına ürettiğim bahaneler, ilişkiye zarar verir; potansiyelimin altında yaşamama neden olmuş, yeteneklerimi maskelemiş, mukavemetimi düşürmüş ve güzelliğimi gizlemiştir -genellikle de sadece benden, bu yüzden onu göremem. Şunu kabul etmek gerekir ki çoğu toplumda güzellik, çirkinlik kadar saldırıya uğramaya açıktır. Bunların her ikisi de statüko için birer tehlikedir.